May 17, 2024

Edebiyat Okumak Hayatı Okumaktır

https://t24.com.tr/yazarlar/ayse-naz-bulamur/universite-tanitim-gunleri-edebiyat-okumak-hayati-okumaktir,40888

Boğaziçi Üniversitesi, Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümünden mezun olduktan sonra University of Wisconsin-Milwaukee’de doktoraya burslu kabul edilme sevinci yaşarken bir arkadaşım, “Sen akıllı kadınsın. Neden edebiyat okumak istiyorsun?” diye sordu. İş garantisi sunmayan ve finansal getirisi olmayan bir alanda yüksek lisans sonrası altı yıl daha uzmanlaşmamı anlamsız buluyordu. “Naz, 35 yaşındasın hala sosyal sigortan yok. Ne zaman Amerika’dan döneceksin?” sorusu doktora boyunca peşimi bırakmadı. Dönüşte çok sevdiğim rahmetli babaannem, tıp doktoru olduğumu düşünüp ne kadar mutlu olmuştu!

Üniversite sınav sonuçlarını heyecanla bekleyen bazı veliler, zeki ve çalışkan çocuklarının edebiyat okumak istemelerini kabullenemiyor. Dil puanıyla öğrenci kabul eden öğretmenlik ve çeviribilim lisans programları meslek vadederken edebiyatın hobinin ötesine geçemeyeceği düşünülüyor. “Ben onca kolej, dershane parasını roman okusun diye mi verdim?” endişesiyle gençleri bazen zorla sayısal bölümlere yönlendirebiliyorlar. Sırf anne babalarını mutlu etmek için tıp, hukuk, işletme okuyan öğrenciler, birkaç yıl sonra koşa koşa bizim bölüme yatay geçiş yapabiliyor.

Üniversite tanıtım günleri için hazırlanırken “Hocam, öğrenciler neden İngiliz Dili ve Edebiyatı’nı tercih etsin?” diye soruldu. Edebiyat okumak hayatı okumaktır, cevabını verdim.

Derslerde en önem verdiğim konu, yakından okuma tekniğini öğretmektir. Form ve içerik arasındaki dansı, kelimeler ve gramer yapısı ele verir. Bir görsel ya da yazılı metnin argümanı, detaylarında saklıdır. Örneğin, şehri bir karakter gibi algılayan öğrencilerim, romanda İstanbul’u yalılar ya da Sultanahmet üzerinden kurgulanmasının getireceği farkları bilir. Geleceğe umutla bakan doğrusal zamanı, umutsuz bir kısır döngüden ayırt eder. Cümledeki edilgen yapının bir mağdurun çaresizliğini vurguladığını görür. Kelimeleri dikkatle incelemek, anlatıcı ve karakterler arasındaki görüş farklılıklarını ortaya çıkarır. Metindeki kelime ve ses tekrarlarından hikâyenin müziğini yakalar. Elinde bir büyüteçle adeta detektifliğe soyunan okuyucu, bu deliller ışığında eserin yazıldığı dönemde hangi sınıf, ırk, cinsiyet, milliyetçi ideolojilerini desteklediğini veya sorguladığını bilir.

Edebiyat, politik, kültürel, teknolojik ve ekonomik dinamiklere ayna tutar. Örneğin, William Shakespeare’in bazı eserleri, Rönesans döneminde ticaret ve kolonileşmeye işaret eder. Ezra Pound’un “Bir Metro İstasyonunda” şiirinde, ıslak siyah daldaki taç yapraklarına benzetilen hayalet gibi yüzler, Birinci Dünya Savaşı öncesi modern kapitalist dünyanın karanlığını resmeder. Edebiyatçı olmak demek gerektiğinde sosyolog, tarihçi ve filozof olmak demektir. Bu sebeple, interdisipliner programımız, öğrencilere 8. yüzyıldan bugüne uzanan edebiyat derslerinin yanı sıra tarih, felsefe, psikoloji, matematik ve fizik gibi seçmeli dersler alma imkânı da sunar.

Fakat, bir hikâyeyi sadece kim kimi seviyor, boşuyor ya da öldürüyor sorusuna cevap veren bir eğlence unsuru gören birçok kişi, edebiyat derslerinde sadece metinlerin konularını özetlediğimizi ve aslında hiç yaşamamış kurgusal karakterlerin geleceğini merak ettiğimizi düşünür. 

Bu yıl seçimden sonra öğrencilerim, “Hocam sonuçtan nasıl bu kadar emindiniz?” diye sordu. Derste öğrettiğim yakından okuma tekniği ile toplumu okursanız siz de kolaylıkla tahmin edebilirsiniz, dedim. 

Bir mekânın renkleri, kokusu, kitapları, dekorasyonu, mekân sahibinin kimliğini yansıtır. Mahallenizdeki popüler film ve müzikleri, konuşma üsluplarını, sokaktaki çöpleri, duvar yazılarını fark etmek sizi iyi bir okuyucu yapar. Kıyafetten mimiklerimize, seçtiğimiz kelimelerden yürüme tarzımıza uzanan detaylardır bizi biz yapan. Çevremizi iyi okur, soluduğumuz havayı iyi koklarsak işte o zaman ilişkimiz yürür mü, çocuğumuzun asıl ilgi alanları nedir, yeni iş umduğumuz gibi çıkar mı, dostluklar gerçek mi, hayat nelere gebe hissederiz. 

Tek yapmamız gereken üç beş kişilik hayatlarımızdan çıkmak ve bizim sosyal ve politik görüşümüze sığamayacak zenginlikteki dünyayı fark etmek. Hayatı okumayı başaran öğrencilerimiz sadece edebiyat değil, insan kaynakları, turizm, çeviri, öğretmenlik, bankacılık, editörlük, tekstil, yazılım, reklamcılık gibi farklı alanlarda da çok başarılı.

Üniversite adaylarının gelecekte iş bulma kaygısıyla değil, tutkuyla okuyacakları bölümü seçmeleri dileğiyle. 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

error: Content is protected !!
Verified by MonsterInsights