Prof. Dr. Oya Başak’tan miras kalan hayat ve sanat aşkı

1993 yılında başladığım Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümünde şiir, tiyatro ve kültürel teori dersleri aldığım Prof. Dr. Oya Başak, metindeki duyguyu anlatmaz yaşatırdı. Haftalarca işlenebilecek bir konuyu, bir metaforla dakikalara sığdırırdı. Rönesans şiirlerindeki aşk temasını kestane şekeri ve pergel örnekleriyle, aydınlanma çağının bilim tutkusunu sarayların geometrik bahçeleriyle anlatırdı. Her metni bir tuvale dönüştürmeyi başaran bir ressamdı Oya Başak. 

Fındıkkıran izlerken telefonda alışveriş “keyfi”

Yedi yaşındaki oğlum ve balerin arkadaşı ile Fındıkkıran Çocuk Balesi’ni izlemeye gittik. Biz anneler, ellerimizde kahvelerimiz ve çocuklarımızın eline tutuşturduğumuz kestaneler ile yürürken yeni yıl heyecanına kapılmıştık. Gençliğimde defalarca konser dinlediğim Cemal Reşit Rey’de ilk kez oğlumlayım. Kırmızı perdenin arasından gördüğümüz görkemli bir yılbaşı ağacının ışıltıları sanki bize göz kırpıyor.  

Amerika’nın duvarlarla örülü seçimleri 

Social Europe gazetesi, Trump’ın başarısını “Karanlık Yeni Dönemin” işareti olarak nitelendirmiş. Oysa Aydınlanma Çağı’nın aristokratları da etnik duvarların temelini atmadı mı? “Aydınların” seçim sonuçlarına şaşırması, kendi tarihlerini bilmediklerinin bir göstergesi. Amerika’daki iptal kültüründen korkup susanlara, fütursuzca zikrettiği nefret söylemleriyle ses veren seçimi kazandı. Aydınlığın ve karanlığın birbirine geçtiği dünyamızda belki de önce kendi duvarlarımızı yıkmalıyız.

Dr. Mürüvet Esra Yıldırım ile Selmin Zeki Hanım üzerine 

Moda Sahnesi’nde izlediğim Selmin Zeki Hanım: Hasta Adamın Kızı oyununun senaristi Dr. Mürüvet Esra Yıldırım ile yollarımız Boğaziçi Üniversitesinde kesişti. Yüksek lisansını Kültürel İncelemeler alanında, doktorasını da Atatürk Enstitüsünde yaparken birçok kitap projemde asistanlık yaptı. Esra’nın tez jürilerinden benim araştırmalarıma uzanan akademik iş birliğimiz yıllar boyu devam etti. Senaryosunu yazdığı Selmin Zeki Hanım’ın, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nin 31. Tiyatro Ödülleri’nde Yılın Metni adayı olduğunu öğrendiğimde gurur duydum. Mürüvet Esra Yıldırım ile senaryo yazma yolculuğunu konuştuk:

Anne, Kalk! Mobilyacıda satılan mutluluk

Niclas Larsson’un trajikomik filminde 82 yaşında şık ve bakımlı bir kadın, oğullarıyla birlikte gittiği mobilyacıda yeşil bir koltuğa oturup kalır. Saatler geçse de evine dönmek istemez. Endişelenmeye başlayan David’in “İyi misin?” sorusuna annesi, “İyiyim, sadece sizinle gelmiyorum.” cevabını verir. En sevdiği restorana bile gitmek istemez. Kanepeden zorla kaldırılırsa dükkânın merdiveninden bilerek düşüp kafasını patlatacaktır. Anne, koltuk uğruna neden ölümü göze alır? 

Çiftçi kadınları görünür kılan Toprağına Renk Katanlar

Türkiye İş Bankası sponsorluğunda Habitat TV’de yayımlanan Toprağına Renk Katanlar belgesel serisi, “Kadından çiftçi olmaz.” inancını başarıyla kırıyor. Dokuz bölümlük belgeselde kadın girişimciler, çiftçiliğin erkeklere has bir meslek olduğu algısını alaşağı ediyor. Her bölümde Türkiye’nin farklı bir yöresine seyahat ederken ataerkil toplumda var olmaya çalışan kadınların cesaretine ve öz güvenlerine gıpta ettim. 

Kral Şakir ve Ördeklerin Göçü: Çocuk filmlerini nasıl seçelim?

The Zone of Interest’i izledikten sonra yedi yaşındaki oğlumun isteğiyle Kral Şakir: Devler Uyandı filmine maruz kaldım. Baktım sinemadaki çocuklar çok mutlu. Ellerinde patlamış mısırla heyecanla çığlık atıp müziklere eşlik ediyorlar. Filmden sonra oğlum ve sınıf arkadaşına sordum, “Bu filmin konusu ne?” Bana merakla bakan iki çocuk, hikâyeyi özetleyemedi. Biz anneler de filmin ne anlatmaya çalıştığını pek çözemedik. Oysa Ördeklerin Göçü, çocuk filmi olmasına rağmen bende iz bıraktı. Bir göç masalının başardığı neydi?

error: Content is protected !!
Verified by MonsterInsights